Leo diğerleri gibi bir çocuk değildir, bebekliğinden itibaren farklılıkları görülmeye başlanır; zamanı geldiğinde sesleri ve kelimeleri taklit etmemiş, öngörülen davranışları yapmamıştır… Ve bu yüzden gidilen doktorların tümünün koyduğu “otizm” teşhisi, annesi tarafından kabul edilememektedir… Oynamayı bilmemekte, gülümsemesine rağmen asla konuşamamaktadır; o Sözcükleri Olmayan Çocuktur!...
Anaokulu ve ilkokulun ilk yılları, korkunç denebilecek kadar zorluklarla doludur; hiç kimse onunla ilişki kurmaya yanaşmaz. Eğitim sisteminin ve konuya toplumsal yaklaşımın tüm çaresizliklerini gözler önüne seren bir süreçtir bu… Leo’nun kendi dünyasından çıkıp, gerçek ve kabul edilmiş bir yaşam kurabilmesi esas amaçken, trajik bir şekilde, diğerleri ile arasındaki mesafenin sürekli açıldığı bir durumdadır…
Yaşanan deneyimlerin aktarılması, irdelenmesi ve buradan çıkarılan sonuçların tekrar yeni yollar açması önemli. Bu kitabı da bu açıdan ele almak gerekir kanısındayız. Hem çocukların aileleri ile ilişkileri açısından, hem içinde bulundukları muhtemel bürokratik engeller açısından ve de kendi yaşamlarına yansıması söz konusu sonuçlar açısından bu kitabın ülkemizdeki eğitimciler için de faydalı olacağına inanıyoruz.