…Bir köle olarak doğan, genç yaşında bu insanlık dışı esaretten kaçıp kurtulduktan sonra inanılmaz bir kariyere imza atan, 19. yüzyılın büyük şahsiyetlerinden Frederick Douglass’ın hayat hikâyesi öyle olaylar, ayrıntılar, ilham veren fikirler ve mücadelelerle doludur ki, vefatının üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen, modern dünya tanımlamalarının hayli uzağında durmakta inatla direnen günümüz dünyasına da bir öğüt niteliğindedir…
…Efendisi Bay Hugh Auld’ın küçük Douglass’a alfabeyi ve hecelemeyi öğreten karısına söylediği şu sözler onun uyanışı olmuştu: “…Eğitim, dünyadaki en iyi zenciyi bile bozar. Eğer şu zenciye okumayı öğretirsen, onu elinde tutamazsın. Bu durum, onu bir köle olarak sonsuza kadar işe yaramaz hale getirir. Bir anda yönetilmesi güç biri olur ve efendisi için bir değeri kalmaz.” Bu keşif sayesinde Douglass artık neden bir köle olduğunu anlamış, siyah adamı köleleştiren beyaz adamın gücünü fark etmiş ve özgürlüğe giden yolu bulmuştu. Bilgi, efendilerin dünyası için geçerliydi, kölelerin dünyasında yasaktı. Bu iki dünyayı birbirinden kesin hatlarla, görünmez duvarlarla ayıran şey, ona sahip olana ne vaat etmekteydi veya ne şekilde hizmet etmekteydi? Eğitim ve kölelik, demek ki birbirine zıt şeylerdi. Bilgi, güçtü: Bu güç, sadece efendilerin elinde mi ol malıydı? İşte Douglass’ın o küçücük yaşında fark ettiği bu gerçek, onun kurtuluşu olacaktı.
Artık özgürlük, sonsuza kadar bir daha kaybolmamak üzere belirmişti…
Eserin Çevirmeni Sayın Hülya Seçmez Gülçiçek’in kitap için kaleme aldığı Giriş Bölümü’nden alınmış yukarıdaki satırlar, eserin ana eksenini ve bunun çevresinde oluşan Frederick Douglass’ın mücadelelerle geçerek ilham verici başarılara imza atmış olduğu yaşamını betimlemektedir: Özgürlük Yolu günümüzde de bilginin dönüştürücü gücünü, dinamiğini anlamak için rehber niteliğindedir.