Şüphe komplekslerimizle beslendikçe, etrafımıza güve gibi koza öreriz. İçinde yaşadığımız bu koza bizden gerçek dünyayı uzaklaştırmaya başlar ve zamanla beslendikçe, kabuk kalınlaşır, hayal nerede başlar, gerçek nerede biter seçemeyiz. Bu karanlık odanın içinde artık şüphe dünyasının içinde yaşarız. Ta ki, bir mucize olana kadar... Yoksa...
Şüpheyle beslenen, bir aşk acısıdır, anlatılan...
Bir karasevda.
Sevgiliden uzak, bitmeyen sızılarla yaşayan bir kadın.
Hayaller içinde saklı kalmış bir Dünya...
İnsan davranışlarına yön veren, hep var olup da, göz ardı ettiğimiz gerçekler.
Yer, zaman ve olaylar önemsiz, duygulardır yol gösteren...
Ve sadece kaybolan romantizme çağrıdır bu...